Split-3.Bölüm
Plitvice’ de gece boyunca yağan yağmur sabahta devam ediyor. Lower lakes iptal. Güzel bir kahvaltı yapıyoruz ve Split‘e gitmek üzere toparlanıyoruz. Otobüs durağına gidiyor ve otobüs beklemeye başlıyoruz. Türkiye’de iken araştırdığım üzere otobüs, Zadar’dan veya Zagreb’ten geliyor, fakat bizim gibi birsürü backpacker’ın durakta olacağını bildiğimden vakitlice durağa gidiyoruz ama durak yine de kalabalık..Bu arada dolmuş tarzı bir araç yaklaşıyor yarı İngilizce yarı Almanca otobandan gideceğini, Split içinde de istediğimiz yere bırakacağını söylüyor kişi başı 200 kuna. Pahalı ama otobanın Split yolunu diğer yola göre 2-3 saat kısalttığını ve çoğu otobüsün otobana girmeden gittiğini okumuştum. 2 Kanadalı, 2 ingiliz, 2 Japon, 2 Türk şeklinde fıkra misali doluşuyoruz.Yarı Almanca yarı İngilizce şöförümüz bize birşeyler anlatıyor yolda ‘one minute safari’ diye duruyor bize bu bölgenin koruma altındaki ayılarını gösteriyor. Diğer milletler aaaa ooo derken ve makinalara bol bol ayı resmi yüklerken biz de ayıp olmasın diye bir fotoğraf çekiyoruz.
Hırvatların boyu çok uzun … İstanbul’a gelene kadar bu konu sürekli gündemimizde olacak galiba. 1.85 olan eşim bile komplekse giriyorken ben 1.68 ile ne yapayım:)
Sarayda iken, kral çıkıp bizi selamlıyor 🙂
Bu bölgedeki gezintimiz bitince sarayın arka kısmından şehrin yukarısına çıkmaya karar veriyoruz. Bu noktada bizi ünlü heykeltraş Ivan Mestroviç’inGrgur Ninski isimli piskoposun anısına yaptığı heykeli karşılıyor. Bu devasa heykeldeki kişi dini hizmetlerde Latince yerine Hırvatça kullanılmaya başlanmasının öncüsü olduğundan çok saygı görüyor. Heykelin ayak baş parmağına dokunmanın iyi şans getirildiğine inanılmakta.. Turistik bulduğum inanışlardan biri daha 🙂
05.08.2009 Split
Karnımız acıktı. Bu yorucu ve çok sıcak günde serin bir yer bulup ( HAMI, Culica Dvori bb, vl.vera Jelavic , Mitrovic) yöresel peynirlerle hazırlanmış pizza, ton balıklı salata ile yorgunluk atıyoruz. Su istediğinizde sürahi ile musluk suyu geliyor burada paketli su isterseniz bunu belirtmekte fayda var.
Dinlendikten sonra Stari Grad (Old City, Eski Şehir ) denilen bölgeyi geziyor, pazar yerinde bakınıyoruz genelde tekstil hediyelik eşya var. Eşime hatırası olsun diye bir Hajduk Split forması arıyoruz. 50 kunaya bir t- shirt alıyoruz, tenis için birkaç bileklik alıyoruz.( 80 kuna) Daha sonra limana inip internet cafe buluyor ve işlerimizi hallediyoruz. Kur acayip düşük ama tek açık dükkan var, orada biraz para bozdurup Supetar(Brac adası) biletimizi almaya gidiyoruz. Bilet kişi başı 30 kuna.
Biraz daha gezip bir pastanede oturuyoruz, yorulmuşuz. Daha sonra odamıza gidip biraz dinlenip akşam vakti tekrar çıkıyoruz. Riva gündüzden de kalabalık. Sahne kurulmuş olduğunu görüyoruz ve Milli bayram ve Split festivali kapsamında düzenlenen klasik müzik konserini sahilde oturup dinliyoruz.Daha sonrada yaklaşık 3 saat sürecek halk oyunları gösterilerini ayakta soluksuz izliyoruz. Bizim için nefis bir gece oluyor rengarenk kostümler değişik danslar herkes coşku içinde..Arkasından dakikalarca havai fişek gösterisi..Sabah kızmıştık kalabalığa ve yer bulmanın zorluğuna ama Splitte daha iyi bir günde bulunamazdık diye düşünüp seviniyoruz. Gösteriler bitince bir kafede oturup dinleniyoruz.
Daha sonra gezinip bu seferde gündüz gözümüze kestirdiğimiz Bobis isimli -daha sonradan çok meşhur olduğunu öğrendiğim-pastanede tatlı yiyoruz ve çok beğeniyoruz.
Otele giderken mısır satıcısı görüyoruz( 20 kuna ) ve beklerken italiano ispanyola filan derken biz Türküz deyince mısırcı çok seviniyor ben Arnavutum diyor, hemen ufak bir çocuk çağırıyor bakın bu da Türk diye. Çocuk Makedonya’dan ve gayet aksansız bir Türkçe ile konuşuyor. Biraz muhabbet sonrası ayrılıyoruz.
Şimdiki rotamız Supetara giden feribotla meşhur Zlatni Rat plajının da bulunduğu Brac adasındaki Bol‘a geçmek.
Yazının 4.Bölümüne Gitmek için Tıklayın
Yazının 2.Bölümüne Gitmek için Tıklayın