Korcula-6.Bölüm
07.08.2009
Duş alıp toparlanıp hemen sokağa atıyoruz kendimizi. Korcula indiğimiz andan itibaren sardı bizi. Dokusu, kokusu herşeyi ile çok hoşumuza gitti ilk andan itibaren. Adayı turlamaya başlıyoruz.
Adada Marco Polo hediyelik eşya dükkanı var çok hoş ama biraz pahalı. Biraz arka sokaklara şans verirseniz, ada içinde her bütçeye göre hediyelik eşyalar da bulunuyor.
Marco Polo’da bakınırken haritaları (1700 lü yıllara ait reprodüksiyonlar) incelerken satıcı kız bana anlatmaya çalışıyor; haritada Osmanlı’nın konumu, akınları derken ben biliyorum Türküm deyince kız çok şaşırıyor ‘aaa o zaman siz bana anlatın tarihi’ diyor biz yok canım filan diyoruz birkaç bilgi paylaşıyoruz yine de. Ardından espriyi de patlatıyorum burada herkes Osmanlı’yı akınları( biz akın, onlar istila diyor haliyle) ile biliyor ama biz akına değil gezmeye geldik diyorum başlıyoruz gülmeye:) Aramızda Türkçe konuşurken Türkçe’nin fonetiğinin kendisine çok gizemli geldiğini söylüyor. Bence, bu yaptığımız alışverişten de kaynaklanmış olabilir 🙂
http://www.izlesene.com/embedplayer.swf?video=2223083
korcula view
Yorulduk.. Oturup yemeğimizi yiyeceğiz. Bir restorantta sarımsak soslu limonlu midye istiyoruz başlangıç olarak son derece başarılı. Ana yemek karidesli spagetti ve biftek alıyoruz.(383 kuna)
Ada esintili, bina da taş bina olduğundan klima ihtiyacı hissetmiyoruz. Çan sesleri ve sabaha karşı gelenlerin anahtar şıkırtıları ile arada bölünen uykumuza rağmen rahat ve huzurlu bir gece geçiriyoruz.
08.08.2009 Korcula
Sabah kahvaltısını etmek için dışarı çıkıp geziniyoruz. Adanın diğer tarafında daha çok yerli halkın gittiği bir pastane bulup oturuyoruz. Elmalı pay, peynirli üzümlü croissant, espresso ve çay ile kahvaltımızı yapıyoruz. Kalkıp biraz geziyor, internet cafede işlerimizi halledip bir sonraki rotamız olan Dubrovnik planlarımızı yapıyoruz. Meydanda pazar kurulmuş, üzüm alıyoruz 1 kg 40 kuna. Marketten kefir alıyorum. Çok lezzetli.
Şimdiki planımız Lumbarda Vela Przina plajına gitmek. Lumbarda plajı, Hırvatistan’da denizin içi de kum olan ender plajlardan biri. Lumbarda çok güzel minik bir köy, burada da oteller, apartlar ve her tarafta üzüm bağları var.
Plaja motor, taksiveya otobüsle ulaşılabiliyor. Otobüs istasyonuna giderken motor taxileri görüyoruz, 30 dk sonra kalkacağız deyince sıcakta beklemek istemiyoruz. Otobüse doğru giderken taxi görüyoruz 100 kuna diyor. İki kız, bizde oraya gidecez paylaşalım mı diyorlar böylece 50 kuna ödüyor ve taksi ile gidiyoruz.
Kumsalı görünce şaşırıyorum, minicik bi kumsal ve denize girerken ara ara kayalıklar var ama deniz ileride tamamen kum, içeride tek tük kaya var. Dibi görünüyor, tertemiz ve Zlatni Rat’a göre çok çok daha ılık. Bugün Cumartesi olduğundan plaj kalabalık. Kum ve sığ olması sebebi ile çocuklu ailelerin de tercihi burası. Çadır kuranlar, kendi şemsiyesini getirenler de var. Biz 2 şezlong 1 şemsiye kiralıyoruz(55 kuna)
Tekrar Sahile gidiyoruz. Eşim kestiriyor ben rota kontrollerimi yapıyorum. Uyanınca tekrar denize giriyoruz. Biraz güneşlenip 17.00 gibi plajdan ayrılıyoruz, daha tarihi eserleri gezeceğiz. Otobüs durağı plajdan çıkınca sola doğru üzüm bağları arasından yürüyüşle mini bir kilisenin önü olarak anlatıldı. Biraz sonra otobüs geliyor kişi başı 15 kuna.
Odamıza gelip duş alıp hemen dışarı çıkıyoruz. Şehirdeki tarihi eserler Katedral, Marco Polonun evi, Abbey Treasury başta.Rehber kitabımız yardımı ile gezilerimizi yapıyoruz.
Kuleye çıkıyoruz.Manzarayı seyrediyoruz.
Buraya özel dans olan Moreska maalesef belirli günlerde yapılıyormuş onu göremiyoruz. Korcula’da diğer mutlaka yapılması gereken şey de Cukarin isimli meşhur pastanede birşeyler yemek.
Akşam saat 21.00 a kadar geziyoruz hala acıkmadık. Gündüz gezerken merdivenle kale tepesi gibi bir yere bar olan Cafe Bar Massimo ‘ya gidelim diyoruz ama o ne! Dimdik bir tahta merdivenle çıkılabiliyor. Kıyafetim hiç bu tarz bir etkinlik için müsait değil ayrıca korkuyorum ama eşim çıkıp manzara süper deyince ‘ya Allah’ deyip çıkıyorum. Manzara muthiş, karşıda Peljesac arkamızda Katedral ve şehir, önümüz deniz. Muhteşem bir atmosfer. Garson sipariş alırken nerelisiniz diye soruyor Türküz deyince aaa birsürü ortak kelime var dilimizde diyor başlıyor sıralamaya ; sat-saat, badem, sapun-sabun, kava-kahve vs vs……
İnişi de sağ salim gerçekleştirip, dün yediğimiz ve aklımızın kaldığı midyelerden yine yemek istiyoruz.
Midye, deniz ürünleri tabağı ve karides ton balığı ahtopottan oluşan salatadan oluşan mezeler yeterli oluyor.
Saat 23.30 gibi artık odaya dönüp darmadağınık olan eşyalarımızı toplayıp uykuya dalıyoruz.
09.08.2009
Sabah 07.00 de kalkacak olan Jadrolinija feribotu ile Dubrovnik‘e doğru yola çıkarak Korcula’ya veda ediyoruz. Bir daha olsa yine gelirim dediklerimiz arasına alıyoruz Korcula’yı..Korcula’da konaklama seçenekleri için buraya tıklayabilirsiniz.
Yazının 7.Bölümü için Tıklayın
Yazının 5.Bölümü için Tıklayın