Dubrovnik-7.Bölüm
09.08.2009
Korcula’dan saat 07.00 de ayrılan feribotumuz 09.00 civarı Mljet’e yanaşıyor. Mljet, içinde milli parkı da olan doğal güzellikler açısından harika bir ada ama doğrudan Dubrovnike gitmek istediğimizden bu durağı pas geçiyoruz.
mljet
Korculadan Dubrovnik yaklaşık 4 saat sürüyor.
Herkes koltuklarda, açık alanlarda ise backpackerlar direk yerlerde uyuyor. Eşim, temizlikten! ödün vermeyip koltukta uyuyarak ortama uyuyor:)
Kimse kimseyi rahatsız etmiyor birazdan valizlerden güneşyağları, havlular çıkıyor güneşi gören güvertede güneşlenmeye başlıyor. Yol uzun değerlendirmek lazım:)
Hırvatistanda island hopping denilen tarza adadan adaya geçerek gezmeyi planlıyorsanız tek tavsiyem az eşya almanız olacaktır çünkü valiz taşımaktan bunalabilirsiniz. Bizim çantalarımız rahat hiç zorlanmıyoruz.
Dubrovnik’e saat 11.00 da varıyoruz.
Dubrovnik limanı
İlerleyen günlerde Karadağa geçmek istediğimizden 1 gün Dubrovnik’te kalmaya karar veriyoruz. Gemide inişte sobe tabelalı kişiler karşılıyor bizi ama turism info tabelasını görüp oraya gidiyoruz. Limandakilerin dil bilmeme ve uzağa götürme risklerini alamayacağız. Acentaya 2 kişi 50 euroyu aşmayan old towna yakın banyolu bir yer soruyoruz. Kız bu mevsimde old towna bu fiyata yer bulmanın zor olacağını ama limana ve otobüslere yakın bir yer ayarlayabileceğini belirtiyor. Tamam diyoruz ev sahibi hanım 5 dk. sonra gelip bizi alıyor. Kadın 1 minute away diyor, hakikaten de öyle çıkıyor limanın hemen yanında Hotel Petra ve yine kilise yakını (uyku yok yine sabah !) bir evdeyiz.Tüm odaları kiraya veriyor. Odamızda banyo tuvalet olmadığını görünce kızıyorum içimden acenteye ama görüyorum ki pırıl pırıl bir ortak banyo var ve şansımıza başka hiçbir oda da dolu değil yani sorun etmiyoruz.(Seneda Avdic, Müslümanmış, pasaportlarımızı kayıt ederken Türk olduğumuzu görünce söz açılıyor. Adres; 20000 Dubrovnik,P.I Pavla,Gruz tel:385 0 99 687 9227 ve 385 20 418 961)
Hemen duşlarımızı alıp çıkıyoruz acayip nemli bir hava var. Seneda bize cevapcici ve burek yiyebileceğimiz yer ve otobüs durağını tarif ediyor. Biz otobüse binip (1 a-b-c hatları veya 3 gidiyor, bilet büfeden alınırsa kişi başı 8 kuna, şöförden alırsan 10 kuna) eski şehire ve turistik kalabalığa ulaşıyoruz. Her yer tur otobüsleri, gruplarla dolu. Biz feribotta yediğimiz croissantlarla duruyoruz ve çok açız.Ayrıca güneş çok yakıyor biraz yemek ve internet, para bozdurma işlerini halledip geziye başlayacağız.
dubrovnik old town detaylar
Meydanda bir kadın 15 euroya sesli tanıtım cihazı satıyor bizim Topkapı Sarayı’nda olan sistem. Türkçesi de var ama korkunç pahalı burası için 15 euro. Bizim zaten rehber kitabımız var teşekkür edip ayrılıyoruz.
Gölge ve serin bir yerde birşey yiyelim derken karşımıza
Tovjerna Sesame çıkıyor.
Soğuk salatalık çorbası ve makarna 1 litre su ve maden suyu istiyoruz.(250 kuna)
Dinlenip internet kafede işlerimizi hallediyoruz. Artık gezmeye hazırız.
Gezimizde Franciscan Manastırı, Avrupanın en eski eczanesi, Dubrovnik şehir duvarları turu, tarihi liman, St.Rector Sarayı ve katedrali görüyoruz. Stradun denilen meydanda yürüyor kitabımızdan tarihi öğreniyor bol bol fotoğraf çekiyoruz.
Stradun Dubrovnik
Şehir duvar turu 50 kuna kişi başı. 2.5 km.lik yürüyüşle inişler ve çıkışlarla güneş tepede geziyoruz. Bu gezide terlik yerine spor ayakkabı tercih edin, terlik giyenlere acıdım şahsen.Şapka almayı aman ihmal etmeyin.
Kaleden detaylar
Burayı gezerken ayine denk geliyoruz ayıp olmasın diye oturuyoruz ama bitmek bilmiyor:)
Bir süre sonra arada çıkanlar olduğunu görünce bizde peşlerine takılıyoruz. Eşim bu gezide bir ömür yetecek kadar tarihi kilise gezdiğimizi ve uzun süre girmeyeceğini, gayet net bir şekilde belirtiyor 🙂
Şehir duvarlarını gezerken gördüğümüz görüntü. Demek ki neymiş, denize girmek isteyen heryerden girermiş!
Yorucu bir gezi ardından bir Konzum bulup kefir ve yoğurtlu başka bir içecek, meyveli su alıyoruz, serinlemek için.
Akşam olduğundan yemek için planladığımız yer
Orhan restorant.
Yerel tatların olduğu güzel bir restorant. Çok güzel manzara, güzel yemek çok kalabalık var. Rezervasyon olmamasına rağmen yer buluyoruz ama bizden sonra en az 10 kişi kapıdan geri dönmek zorunda kalıyor.
2 dana gulaş niyokki ve soslu armut, salata (salatadaki çamur da dahil!, garsona gösterince pişkince eco diyo yani organik bunlar olur o kadar manasında, eşimi zor tutuyorum!. Bunun dışında herşey çok güzel.) , içecekler ile 2 kişi 385 kunaya kalkıyoruz.
Acayip yorgunuz eve dönmeye karar veriyoruz. Bu arada Karadağ ve Bosna otobüslerini de sormamız lazım sonraki rotalar için. Ana otobüs istasyonu da bizim evin olduğu Gruz bölgesinde. Gişe kapalı sadece saatlere bakıp dönüyoruz. Olmadı Karadağ’a araba kiralayalım yarın diyoruz. Biraz limanda gezip bir yerde maç seyredildiğini farkedince Hajduk Splitin maçına denk geliyoruz, eşim oturalım diyor, maçı izliyoruz.
Sabah rent a car ofislerine bakacağız.
10.08.2009
Rahat ama gıcırtılı bir yatakta geçen uyku sonrasında 6 olmadan kalkıyorum biraz sonra yandaki kilise çanı çalıyor. Valizlerdeki gerekli gereksiz broşürleri vs. ayıklıyorum. Bacaklarım dünden acayip ağrımış. Bugünkü plan nasipse araba kiralayıp Karadağa geçmek. Eşim kalkınca ofislere gidiyoruz hiçbir yerde araba yok! Araçlar haftalar önceden kiralanıyormuş yoğun sezonda İtalya’dan gemi ile gelenler tarafından. Hemen akşam baktığımız otobüs tarifesine göre alternatif geliştiriyoruz. İstasyona gideceğiz eğer Karadağ otobüsü bulursak Karadağ’a yoksa Mostar’a geçeceğiz.
Budva-Kotor’a yarım saat sonra otobüs var ama yer kalmamış.Diğer otobüs iki gün sonra. Koşturarak valizlerimizi alıp dönüyoruz. Hemen plan değişikliği ve ver elini Mostar.(87.30 kuna iki kişi ve 16 kuna valiz parası)
Otobüs saatini beklerken burek yemek için dün gördüğümüz yere gidiyoruz. Kahvaltımızı burek ve favorim Dukat yoğurt( biraz katı ayran diyebiliriz) eşliğinde yapıyoruz.(25 kuna) Yakında pazar var buradan incir alıyoruz.( 1 kg 15 kuna, Korcula’da 40 idi)
Yakında bir kafede internete girip vakit geçiriyoruz. Fonda Balkan ezgileri var. Dinleniyoruz.
Dubrovnik bize yetiyor. Değişik adaları görüp denize de girdiğimizden yakınlardaki Elafiti adalarına kalabalığı da düşünerek gitmek hiç istemedik. Dubrovnikte uzun kalanlar Cilipi, Cavtat bölgesini de gezebilir.
Belki daha az turistik bir sezonda kimbilir?