17.06.2010 Kotor- Budva-4.Bölüm
1 dakika uzaklıktaki otobüs istasyonuna gidip , bilet alıyoruz. (2 kişi 6 euro, valizler 2 euro). 30 dakika sonra Budva’dayız. Otelimizin krokiye göre yakında olmasından dolayı taksiye binmiyoruz ama yönüne yanlış baktığımızdan biraz arayarak buluyoruz..Ayaklarım felaket ağrıyor, basamıyorum, zavallı eşim iki valizi de çekmek zorunda kalıyor bu sıcakta..Üzgünüm..
Hotel Kangaroo, Slovenska Plaza(yani Sloven Plajı, önceleri İskandinav ülkelerinden gelenler rağbet edermiş adı böyle kalmış) denilen plaja oldukça yakın, mütevazi bir otel. Çarpık kentleşme Karadağ genelinde olduğu gibi Budva’da da birçok yerde görülüyor. Otele giriş 14.00 ama odamız hazır olduğundan bekletmiyorlar bizi erken gelmemize rağmen.
Havada yapış yapış bir nem var. Ayağımın da durumunu göz önüne alarak bugün yürüyüşü minimum tutacağız, plaja gidiyoruz.
Slovenska Plaza’da iğne atsan yere düşmez. Kendimize yer bulup (1 şemsiye, 2 şezlong 6euro) güneşlenmeye başlıyoruz. Denizin dibi girişte taş, zorlanarak da olsa gireceğim valla!
Aaaa, hayret deniz çok sıcak. Şaka mı bu? Nerede burası nerede Kotor?
(Eşimin deyimiyle Kotor buzlu su, burası Antalya)
Kalabalık ve zevkli bir plaj. Plajda kikiriki (kabuklu fıstık) ve krofne (bir çeşit doughnut), mısır satan adamlar, çakma gözlük satan bi teyze var. En çok krofnecinin sesi çıkıyor krofffffne mini mini krofffne diye bağırıyor 5 dakikada bir her geçişte. Plaj ahalisi çoğunlukla Rus ve Sırp…
Deniz faslı ve ardı sıra rutin temizlik sonrası Fransa Meksika maçını izliyoruz.. Ayağıma basmayayım derken bacağıma yüklenip bacağımı da incitmişim. Öff yaa bugün old towna gidecektik yürüyerek ama mümkün değil. Otelimizde yemek yiyelim diyoruz. (Bu arada dikkatimi çeken şey, otele sürekli dışarıdan yemek yemeğe insanlar geliyor. Yemekleri yiyince neden olduğunu anlıyoruz, çok lezzetli, porsiyonlar büyük, etler kıvamında ve fiyatlar porsiyonlara göre çok ucuz. Otelde, otel müşterilerine istenirse alacart menü de var 4 euro civarında idi.)
2 porsiyon dana eti ızgara (Türkiye porsiyonları ile rahat 3-4 porsiyon eder ), salata, 2 meyve suyu, 2 kişilik pancake tatlı, 2 türk kahvesi (çok yaygın buralarda) 22 euro. Eşim cennetteyim herhalde ben, yaşasın Montenegro diyor hem etlerin lezzetine hem porsiyonlara hem de fiyata inanamıyor! (Bunların İstanbul muadili aynı tarz orta ölçekli bir yerde minimum iki-üç katı tutar)
Yemek ve sohbet sonrası odamıza çıkıp biraz da balkonda vakit geçiriyoruz.
18.06.2010 Budva-Sveti Stefan-Petrovac-Bar
Sabah kahvaltı sonrası birer Türk kahvesi (0.50 eur tanesi ) eşliğinde oteldeki K2 lounge’daki wireless internetten işlerimizi hallediyoruz. Ayağım hala çok kötü, üstüne basamıyorum maalesef. Eşim araba kiralayalım nasılsa yakınları bir şekilde gezeceğiz diyor. Otel resepsiyonuna belirtiyoruz, hiç daha ucuz vs.araştıracak halimiz yok, 40 Euroya anahtarı yarım saat sonra elimize getiriyorlar minik Chevrolet Sparkımızı.(Castella Rent a Car, e-mail: castella@cg.yu, telefon:069 587 363 ve 086 466 018) Karadağda dikkat edilmesi gereken bir nokta şu, kredi kartı ile çoğu ödemelerde %3’e yakın bir provizyon var . Bu sebeple bunu bilip sormanızda fayda var. Aslında bu kesinlikle olmaması gereken birşey, bir ara kredi kartı şirketlerine şikayet edelim diye düşünüyoruz ama uğraşamayacağız nakitimiz var veriyoruz.
Uzunca bir süre evdeki takvimimde resmine aşkla baktığım Sveti Stefan ilk durağımız. Becici ve Milocer’i geçtikten sonra varıyoruz Sveti Stefan’a. Eskiden beri ünlü simaların tercihi olan bir tatil yeri , şimdilerde ise Singapurlu bir oteller zincirinin yarımadayı alıp süper lüks bir konaklama alanına çevirmesine borçlu ününü. Tadilatlar devam ediyor. Plaj, deniz ve çevresindeki konaklama yerleri hoş.
Sonraki durağımız Petrovac. Burası da popüler bir yer. Petrovacka ve Lucica adında iki plajı var, sahil kırmızımsı kum çakıl karışımı ile meşhur. Burası Budva kadar kalabalık değil ama yine de hatırı sayılır bir kalabalık var plajda. Biz Petrovac’ı çok beğeniyoruz, havası bizi hemen içine çekiyor.
Petrovac’ın hemen önünde üstünde minik bir kilise de bulunan Katic adası var. Hava şu an 35 derece civarı, nem çok fazla. Öğlen olduğundan önce yemeğimizi yiyelim hemde maç seyredelim diyoruz.
Konoba Mb Bonaca (Obala 17, Petrovac)’yı gözümüze kestiriyoruz ufak bir turdan sonra.
Buzara soslu midye,kalamar ve 1 deniz ürünlü spagetti istiyoruz.
Geçirdiğimiz keyifli vakitten sonra denize girmek yerine yola çıkıp Bar şehrine gidiyoruz. Aslında uzun kumsalları ve doğal güzellikleri ile Arnavutluk sınırına yakın Ulcinj’e de gitmeyi planlamıştık ama sonradan hava sıcaklığının etkisi ile canımız çekmiyor.
Bar, liman kenti. Özellikle İtalya ile yapılan karşılıklı seferler sebebi ile önemli bir liman. Biz ise – herhalde daha tam sezon değil ve hava korkunç sıcak- Bar limanını ıssız buluyoruz. Bar ile ilgili ilginç bir bilgi rehber kitabımızdan, Türklerin bu şehirdeki hakimiyeti 1571 den 1878’e (Berlin Kongresi) kadar tam 307 yıl sürmüş, bu dönemde nüfusun büyük bölümü İslam dinini benimsemiş. Biraz etrafı dolaşıyoruz vakit geçiriyoruz, sonrasında ise akşam olduğundan dönüşe geçiyoruz.
Odada biraz kestirip, toparlandıktan sonra benim Bıdık adını verdiğim minik arabımıza atlayıp old towna gidiyoruz. Aslında sahilden yürüyerek gitmek çok mantıklı çünkü yürüyüş yolu var ve arabaya gerek yok, biz mücbir sebepten (ayağım!) bu yolu tercih ediyoruz. Hala tok olduğumuzdan biraz gezinip Cafe Mozart’ta dondurma ve içecek alıp sohbet ediyoruz.(5 eur) Kaleyi ışıklandırmışlar, tüm kafelerin önünde dev ekranlarda maçlar var. İngiltere- Cezayir maçına bakıyor herkes.
Stari Grad çevresindeki tüm kafeler kalabalık. Turlarken Budva gece hayatının meşhur klüplerinin önünden geçiyoruz. Buradaki eğlence tam Rus usulü. Rusca şarkılar çalıyor, kapıda ise hoş ve dikkat çekici kızlar müşterileri içeri davet ediyor, tabi içeride platformların üstünde daha az giyinikleri! de dans ediyor. Kızlı erkekli rahatlıkla eğleniyor maç tercihinde bulunmayan tatilciler…Bu mekanlar ise Stari Grad’daki kafelerin aksine bugün çok tenha.
Yolda orada burada turlarla gelmiş bir sürü vatandaşımıza rastlıyoruz hem Budva’da hem de Kotor’da.. Türkçe’yi bol bol duyuyoruz.
Yazının 5.Bölümü için Tıklayın
Yazının 3.Bölümü için Tıklayın