Uykusuz ve rahatsız otobüs yolculuğumuz sabaha karşı Boşnak toprağı olan Neum’da pasaport gösterme ile devam ediyor. Sorunsuz geçiliyor. Peljesac yarımadası muhteşem üzüm bağları ve şarapları ile ünlü. Her yer yemyeşil. Doğa Hırvatlara çok cömert davranmış. Manzaralar; uykusuzluk ve sinirimi yatıştırıyor. Sabah 06.00 civarı Orebic’teyiz. Geveze kız burada iniyor, bütün gece konuştuğunu düşündüğüm erkek arkadaşı karşılıyor onu. Otobüs, feribotla Korcula’ya geçecek. Feribot 06.30 da kalkacak, 15 dakikada geçecek Korcula’ya(Korçula okunmakta)
Orebic çok hoş bir yer. Beğeniyoruz.
Korculada kalacağımız yer Apartments Lenni.
Bizi otobüs istasyonundan karşılayacaklarını yazmışlardı ama kimsecikler yok. Neyse biz adrese gidiyoruz, kapı duvar. Telefon ediyoruz, kapalı. Sabah saat daha çok erken ve yapacak bir şey yok. Çantaları geri yüklenip burek yiyerek kahvaltı ediyoruz. (2 tane 24 kuna)
Telefon açılıyor nihayet ve yerimizi söylüyoruz. Adaya aşina olduğumuzu, daha öncede geldiğimizi, rahat olmalarını ve kahvaltı ettiğimizi söylüyoruz, 40 dk. sonra gelip alıyorlar. Çok tatlı bir çift Perisa ve Lenni. Binbir özürle otobüsleri karıştırdıklarını, bizim Dubrovnikten gelen otobüste olacağımızı zannettiklerini anlatıyorlar, problem değil deyip mekana gidiyoruz. Odamız tahmin ettiğimiz gibi dolu daha. Eşyaları onlara bırakıp temizlenmekte olan boş odada duş alıp üst baş değişimi sonrası hayata tekrar dönüyoruz.
Biraz sohbet sonrası , Dubrovnik’e dönüş için feribot mu otobüs mü tercih edelim ( saat ve günleri farklı) derken otobüste karar kılıyor ve artık denize girmek istiyoruz. Geçen sene gittiğimiz Lumbarda’daki plaja gitmek istiyoruz. Bugün pazar olduğundan otobüs yokmuş Lumbarda’ya. Taksi ise tek gidişe 110 kn istiyor pas geçiyoruz.Taxi boat (2 kişi 100 kn gidiş dönüş) denen motorlar kalkıyor Lumbarda- Badija tabelalı..Hemen liman önünden bir tanesini yakalıyoruz.
Burası bizim geçen sene gittiğimiz plaj değil ama kumluk, sakin ve üzerinde minik bir tesisi olan daha çok yerel halkın bulunduğu bir yer. Seviyoruz. Şemsiye kiralayıp (20 kuna) yatıyoruz sıcacık kumlara..Otobüsün yorgunluğunu unutturuyor bu. Ohhh diyoruz derin derin…
Deniz biraz serin ama güzel, dibi de kum. Acıkınca ve susayınca plajdaki tek tesiste (Konoba Bilin Zal), ahtapot salatası, patates kızartma, içecekler ile doyuruyoruz karnımızı.( 110 kuna)
Biraz deniz kenarında güneşlenip, yürüyerek buluşma saatimize yakın toparlanıp gidiyoruz. Motorcu bizi saatinde alıp, Badija’ya bıraktığımız İngilizleri de topladıktan sonra Korcula’ya varıyor. Plaj dönüşü duş alıp 2 saat filan uyuyoruz, geceden de uykusuzuz, bacaklarımız otobüste sarkıtmaktan fena halde.
Çıkıp Dubrovnik otobüs bileti alıyoruz.( Bizim gideceğimiz gün feribot öğleden sonra otobüs ise sabah 06.45, gün kaybetmeyeceğiz) 2 kişi 180 kuna.
Acıktık, motelin sahibi bize hemen yanındaki Konoba Marco Polo’yu tavsiye ediyor (ve ısrarla komşu filan diye demiyorum bizde hep yiyoruz hele kuzu eti çok iyi kalitedir diyor, denemeye karar veriyoruz) Eşim bir senedir Korcula’da yediği midyeleri sayıkladığından 1 kg. midye sarımsak soslu, 1 greek salad (Yunan beyaz peyniri feta ile) salatası,1 mantar çorba,1 ızgara kuzu et- ki porsiyonda 5 parça biftek ve kemikli et vardı ve gerçekten muhteşemdi-,1 siyah risotto,1 büyük şişe su istiyoruz. Gelenlerin yarısı yenemiyor bile çünkü porsiyonlar çok çok büyük. Hesap ise 368 kuna yani 52 euro filan.. İstanbulda olsa bu hesabın ne geleceğini, bu miktada etin kaç kişiye servis edileceğini konuşup cennet diyoruz. Çok lezzetli bir yemek yiyoruz, çok mutluyuz.
Kalkıp adayı turluyoruz, amaçsızca sokaklarda dolanıp ilgimizi çeken her dükkana bakıyoruz. Canımız tatlı çekince pastanede 2 tane pasta, 2 de su içip 18 kuna ödeyip odamıza dönüyoruz. Almanya – Austurya maçının yorumlarını izliyoruz.
14.06.2010 Korcula
Yorgunluktan gözüm şişmiş ama iyi uyudum. Sabahki istikamet Cukarin. Buranın sahibi Smiljana, çok meşhur ve ülkesinde birçok ödül almış bir pasta şefi. Lezzetleri muhteşem. Cukarin’den aldığımız tatlılar ( Cukarin, klasun ve amareta ) ile kahvaltı yapacağız. Eve götürmelik sucuk şeklindeki incirli ezme tarzı tatlıdan, bademli (badem onların dilinde de badem) şekerlemelerden de alıyoruz. Yandaki kafede 2 espresso söyleyip kahvaltı ediyoruz(espressolar 28 kuna)
Ortalık turist kaynıyor her milletten, uzak doğulu turistlerde yaş ortalaması 70- 80. Maşallah diyoruz, bizim yaşlılarımız bu yaşta değil gezmek ihtiyaçlarını zor görüyor genelde. Ada düne göre korkunç kalabalık günübirlik turlar gelmiş.
Acıkınca Zalogajnica Buda ‘da yemek yiyoruz. Yan masada yerel rehberler var, onlarda burada yiyor. Suratsız bir kız lütfen servis yapıyor herkese. Peynir tabağı (çok lezzetli idi), 2 porsiyon yerel balık ve salata yiyoruz.170 kuna. Balık güzeldi ama çok da aman aman değildi. Genel notumuz ortanın biraz üstü.
Canımız bugün hiç deniz istemiyor.
Backpacker dostu dediğim Konzum’ dan ihtiyaçları alıp odamıza dinlenmeye ve maç seyretmeye gidiyoruz.Maç. bitince tekrar dışarı çıkıp geziniyoruz. Bir yeri sindirerek kaygısızca kafamıza göre, şu saatte buluşalım, burada mola verip hediyelik eşya alıyoruz ve 5 dk. fotoğraf molası telaşeleri olmadan gezmenin tüm avantajlarını yaşıyoruz bağımsız gezilerimizde.
Akşam gün batmasına yakın dik merdivenli Cocktail Bar Massimo’da birer kahve içip manzaranın tadını çıkarıyoruz.Burada içecekelr ada ortalamasına göre azıcık pahalı ama burası da mekanı, konsepti ve manzarayı satıyor. Bence birkez de olsa denenmeli, biz iki gezimizde de uğradık.
Canımız hamurlu şeyler çekince akşam için 2 pizza (peynirli ve sebzeli ), 1 salata ile Pizzeria Tedeschi de keyif yaparak İtalya-Paraguay maçını seyrediyoruz.
Maç sonrası eşim tatlı istiyor ben pas geçiyorum. Pastanede 3 koca top dondurma 13 kuna.
Korculayı çok seviyoruz, iyi ki tekrar gelmişiz diyoruz. Yarın sabah yolculuk var. İlk durak Dubrovnik ve uygun otobüs bulursak vakit kaybetmeden Karadağ( Montenegro) veya kendi dilleri ile Crna Gora…
Bu bir deneme yorumudur.