Uzun zamandır gidip görmek istediğim ve bu konuda eşimi bilgi bombardımanına tuttuğum Hırvatistan Bosna Hersek yolculuğumuz nihayet başlıyor. Hayatında bir haftalık tatilere bile kocaman valizlerle giden ben, backpacker tarzı mümkün olduğunca akıllıca eşya hazırlıyorum. Erkeklere valiz hazırlamak daha kolay, kendi valizimle ile bayağı uğraşıyorum eliminasyon aşamasında. Planımız çok gezmek. Biletlerimizi Zagreb gidiş, Saraybosna dönüş olarak alıyoruz. Thy uçağı yaklaşık iki saatlik yolculuk sonrası Zagreb Pleso havaalanına iniyor. Hemen pasaport kuyruğuna giriyoruz. Polisler bayağı ağır çalışıyor ama birkaç sorudan sonra (kuyrukta beklerken terminal binasında sigara içen bir vatandaşımız hariç) mührü basıyor. Bize sıra geldiğinde ziyaret amacı vs. sorularına ilk iki günkü rezervasyonlarımızı göstererek cevap veriyoruz ve giriyoruz. (Diğer günler için rezervasyon yaptırmadık) Valizlerimizi alırken bizim sigara içen vatandaşın valizlerini açıyor polisler. Polis önde, adam arkada gidiyorlar..
Otobüste yan koltukta bir Türk çift daha var. Beni haritalarla ve herşeyin saatlerini hesap ederken ve eşime anlatırken görünce rotalarını söylüyorlar bilgilerimi paylaşıyorum.Yardımcı oluyorum teşekkür ediyorlar.
Otobüs istasyonundan yarın gitmeyi planladığımız Plitvice için bilet alacağız. Sonra da hemen önünden tramvaya (2 veya 6 numara. Bilet kişi başı 8 kuna. Biletler, otobüs istasyonu içinde üst katta gazete bayisinde satılıyor, tram ticket deyince herkes gösteriyor) binip, otelimize gideceğiz. Bilet, tramvay içinden 10 kunaya da alınabiliyormuş. Ayrıca duraklarda da bizdeki gazete büfesi tarzı yerler var. Hepsinde bilet var.
Zagreb’te bir günümüz var , dolayısı ile otele gidip duşlarımızı alıp hemen sokağa atıyoruz kendimizi haritalarımız eşliğinde.
Zagreb sakin ve düzenli bir şehir. Zaten nüfus 780.000 civarında. Eski doğu bloku tarzı tramvaylar heryerde ve çok şirinler.
Zagreb, upper town ve lower town olarak ikiye ayrılmış. Şehirdeki görülmesi gereken yerler çoğunlukla yürüyerek kolaylıkla gezilebiliyor.
Yağmur başlıyor biz hızlanıyoruz.. Ban Josip Jelacic meydanı (bilinen adıyla Trg Jelacica) yakınındaki katedral başta olmak üzere birçok yeri görmek istiyoruz.Bu meydan şehrin merkezi buluşma noktası.
Katedral: (katedrala marijina uznesenja)
Neredeyse heryerden görülebilen uzun ikiz kuleleri ile Gotik mimari tarzda 1093 te inşa edilmiş.Birçok yenileme geçirmiş,yangın ve depremde zarar görmüş.Şu an dış cephesi ve kulelerde hala restorasyon yapılmakta. Katedral içine girmek serbest,cep tel. yasak.
Çok şiddetli yağmur katedralde iken de devam ediyor.Biraz bekliyoruz şansımıza hafifliyor yağmur ve sonraki durağımız St.Mark Kilisesi. Katedrale çok yakın ama haritadan tam yolu kestiremeyip bir dükkana girip soruyorum. Hırvatça ismini gösteriyorum haritadan ve şehrin sembollerinden olan bu kiliseyi adam bilemiyor.Arkadaşı geliyor o da bilemiyor . Hayret ediyoruz ve kiliseyi bulunca şaşkınlığımız bir kat daha artıyor çünkü, kilise dükkanının neredeyse 3 -5 dk.uzağında..Aklıma bizim esnaflarımız geliyor, ne de güzel her yeri tarif ederler şıp diye de bulursun valla diyorum.
St.Mark Kilisesi (Crkva sv.Marka)Bu kilise şirin çatısı ile herkesi kendine çekiyor.Asıl inşası 14.yy ama birçok doğal felaket sonrası tekrar inşa edildiğinden çok da orjinalliğini koruyamamış. 19.yy2da yapılmış bu çatı ve üzerinde Zagreb şehir amblemi bulunmakta.Yağmur hafifliyor.
Bu meydanda aynı zamanda Hırvat Parlementosu da bulunmakta. Daha gezilecek yerler var ama biz başka rotaya devam etmeye karar veriyoruz.
St.Mark Meydanına iki şekilde ulaşabilirsiniz.Trg Jelacica’ dan Ilıcaya doğru yürürsünüz ve ara sokakta(Tomiceva bb) mini bir finiküler görürsünüz. Finiküler yolculuğunuz yaklaşık yarım dk.1 dk sürecek!!! Herhalde bu en kısa finiküler sistemlerden biri. Çok komik gözüktü içi dolmuş kadar zaten..Hemen binmek istedik.4 kuna kişi başı. Binmek istemezseniz hemen yanında merdivenler ver. Biz dönüşte kullandık 1 dk bile sürmedi aşağı inişimiz.Büyük katedralin oradan ara sokaklardan da geçerek bulabilirsiniz ama haritaya iyi bakın.
Daha sonra meydandan ayrılıp ulusal tiyatronun olduğu yere doğru gidiyoruz. Bu arada bir şehir en iyi yürüyerek gezilir sözünün hakkını veriyoruz. Zagreb açık hava müzesi gibi. Binalar Avusturya Macaristan İmparatorluğu tarzı, Gotik mimari de var. Çok seviyoruz. Şehir pırıl pırıl.Gezmesi kolay. Her tarafta turistler var çoğu bizim gibi ellerinde rehber kitaplar, haritalarla geziyor.
İşte şehirden bazı manzaralar;
Günümüzü iyi değerlendirdik ama yorulduk .Şehri neredeyse iki kez turladık. Buradan yemek yiyeceğimiz restoranta gideceğiz. Restorantın ismi Vinedol. Oturunca iyice yorulduğumuzu anlıyoruz. Et yemeği istiyoruz, ocakbaşı tarzı dana madalyon, kuzu eti vs.grill yapıyorlar yanına ızgara sebzeler ve et son derece lezzetli. İki kişi 230 kunaya çok büyük porsiyonlu şık bir akşam yemeği yiyoruz.
Yemeğimizi yedikten sonra gezmeye devam ediyoruz.Yürüyerek Jelacicaya gidiyoruz. Bu ülkede ciddi bir dondurma aşkı var. Pastaneler her yerde. Herkesin elinde kocaman dondurmalar. Tatlı krizimiz tutuyor ve gündüz görüp çok beğendiğimiz Vincek isimli pastaneye gidiyoruz. Birşeyler yiyoruz ve çook memnun kalıyoruz.Gezerken Zagreb’i karlı bir havada hayal ediyoruz. Kar Zagreb’e masalsı bir hava katar herhalde. Bu düşüncelerle gezerken saatin ilerlediğini görüyoruz. Otelimize dönmek için Jelacica meydanından 6 nolu tramvaya biniyoruz(8 kuna kişi başı) bu sefer biletlerimizi kutuya basmayı unutmuyoruz:))
Otele vardığımızda odalarımıza Paprenjak isimli Hırvat kurabiyeleri bırakmışlar. İçinde bal,karabiber tarçın vs.de varmış sonradan öğrendiğim. Hemen yutup saati kurup yatıyoruz. Sabah erken kalkacağız.Yolculuk muhteşem güzellikteki Plitvice göllerine. Acaba gerçekten resimlerdeki kadar güzel mi ? Mavi yeşil mi? Lagün gibi mi? Merak ediyorum ve bu heyecan ile uykuya dalıyorum…
Yazının 2.Bölümü için Tıklayın